11 Nisan 2012 Çarşamba

Dallara bahar inmiş gördün mü?



Uzun bir kışın ardından bahar kendini iyice hissettirdi.Aslında bahar 21 martta başladı.Biraz soğuk bir başlangıç yaptık.Neyse ki şimdilerde iyi gibi.Hatta şahane.

Neden mi?

Ağaçların bir kısmı gelinlik giymiş gibi.Adeta bir şölen var dışarıda.Baharın en sevdiğim zamanları.
İnsan ne kadar yorgun olursa olsun etrafa bakınca içi açılıyor.O kadar binanın,
betonun,taşın arasında minicik beyaz çiçekli ağaçlar görmenin tadı başka.

Damarda kan bile başka akar baharda.En güzel kokan mevsimdir.Ne üşütür ne
terletir.Tam kulak memesi kıvamında.Güneş nazlı nazlı çıkar bulutların arasından.Kuşların sesi ayrı güzeldir.Ağır paltoları çıkarır,hafifleriz.Güneş yüzümüze vurdukça ruhumuz yeşerir.Daha uzun yürüyüşler yaparız.Ağaçlar salkım saçak,börtü böcekler kıpır kıpır olur.Uzun bir uyku çekmişler ya o yüzden bu hareketlilik,o yüzden bu neşeli haller.




Benim için farklı bir yeri vardır baharın.Sanırım baharda doğduğum için ve en güzel, en net çocukluk anılarımı biriktirdiğim için bu farklılık.Evdeki oyunlar biter bahçede oyunlar başlardı.0-6 yaş anneannemlerin evinde geçtiği için çok güzel baharlar gördüm bahçe içinde.

Ön bahçede 3 tane kiraz ağacı,1 tane dut ağacı vardı.Arka bahçede ise erik ve elma ağaçları.Yani nereye gitsem gelinlik giymiş ağaçlar.Daha ne olsun.
Doyamazdım bakmaya,bitiremezdim oyunları,akşam olup da eve girmek istemezdim.
Kiraz ağaçlarından biri benim oyun ağacımdı.Dalları çok muntazam dizilmiş, tırmanmak kolaydı.Dedem bir dalına salıncak asardı her yıl.Bayılırdım sallanırken ağaçtaki çiçeklere bakmaya.
Yavaş yavaş yapraklar çıkmaya başlayınca ağaçtaki çiçekler beyaz taç yapraklarını dökerdi.Hele de rüzgar esince kar yağarmış gibi olurdu.Etrafta böyle ağaçlar gördükçe hep çocukluğum gelir aklıma.

Eminim benim gibi çok seven vardır bu güzel ağaçları,bu güzel baharı.

İyi baharlar herkese:)

                                                                                                                                                                               

4 Nisan 2012 Çarşamba

Çocukluk kahramanım Ayşegül


  Birçok insanın olduğu gibi benim de büyümeyen kahramanım Ayşegül.1954 yılında doğmuş.Aslında çok büyük ama hep çocuk kalan bir kahraman.

  Asıl adı Martine olsa da biz onu Ayşegül olarak tanıdık.Gilbert Delahaye yazmış  Marcel Marlıer çizmiş.İlk fransızca olarak sonra da 50'ye yakın ülkede farklı dillerde yayımlanmış.Ülkemize 1965 yılında bizim eve de 90'lı yıllarda gelmiş Ayşegül.

  Gazetenin yanında promosyon olarak verilirdi.Sabırsızlıkla beklerdim annemler gelse de Ayşegül kitabını getirse diye.Gelince de erkek kardeşimle kavgaya girişirdik.Paylaşamazdık kitapları.Sonra annemin kararıyla bir gün benim bir gün onun oldu kitaplar.Bazen güzel hikayeli olanlar ona düşerdi de içim giderdi.

 O zamanlar annem ve babamın işi gereği küçük bir ilçeydik ve kitapçı hiç yoktu.Bazı kırtasiyelerde birkaç raf kitap olurdu o kadar.Haliyle Ayşegül kitaplarını ancak gazete promosyonuyla bulabilirdik.O kitaplar hala kütüphanemde sayfaları sararmış, zımbaları paslanmış bir şekilde saklanmakta..
 Neyse ki benim gibi çocukluk kahramanı Ayşegül olan büyük çocukları YKY düşündü ve geçen yıl bu kitapları yeniden yayımlamaya başladı.Her ay iki kitabı çıkıyor.Koşarak alıp eve geliyorum.Resimlerini inceliyorum.O kadar ayrıntılı o kadar net ki..

 Annem bize okuma yarışı yaptığında okuma bilmeyen kardeşimin resimlerde olup biteni anlatırken neden benden daha fazla kelime okuduğunu şimdi anlıyorum:) 
      

1 Nisan 2012 Pazar

1 Nisan

bugün 1 nisan


bugün yıllar aradan sonra gözlerimi açtığım şehirdeyim
bugün beni ilk kucaklayan insanlarla birlikteyim
bugün denize baktım,martılar dolandı başımın üstünde
bugün önce güneşe döndüm sonra rüzgar uçurdu saçlarımı
bugün çiçek kokuları doldu bütün alveollerime
bugün sevenle,sevilenle yürüdüm
bugün doğdum ben


bugün ne çok şey olmuş.bi de bu blog işine el attım o kadar işin arasında.heyecanlıyım ne yapacağımı bilmiyorum.çok karışık gibi görünüyor ama sanırım deneye yanıla öğreneceğim.aslında işlerin yoğunluğundan yaza erteledeğim bir işti bu blog olayı.o kadar çok blog var ki korkmadım değil.hep takip ettiğim bloglar hevesledirdi beni.özellikle de cafe nohut:))
aslında biraz da kendim için paylaşmak için dinlenmek için eğlenmek için girdim bu işe.
çünkü akşam olup da eve geldiğimde blogları dolaşmak,kimler neler paylaşmış bakmak,blogların içinde kaybolmak keyif vermeye başlamıştı.ben de mi yapsam diye az düşünmedim.


neden bugün olduğuna gelince benim için özel bir gün olsun istedim.doğduğum gün oldu:))
küçükken inanmazdım 1 nisan'da doğduğuma.anneme hep sorardım."anne gerçekten ben 1 nisan'da mı doğdum?"diye.ilkokulda da sınıf arkadaşlarım inanmazdı.nüfus cüzdanımı göstermemi isterlerdi.
bugün şaka maka derken blog alemine daldım.umarım çok eğlenirim,çok eğleniriz:))



fotoğraflar