27 Ocak 2013 Pazar

The Others/Diğerleri

 
 
  Bu aralar eski filmlere takmış durumdayım.Eski dediğim de çok eski değil.10-15 yıl öncesine ait filmler.Ama hala beni heyecanlandıran tekrar tekrar izlesem de bıkmayacağım filmler.
 
  En sevdiklerim içinde de başrolde Nicole Kidman'ın olduğu "The Ohers" var.Kim ne zaman sorsa gerilim filmi deyince hep ilk sırada olmuştur benim için.Neden mi?
Kan yok, dehşet yok, kimse saçından sürüklenmiyor, kimsenin bağırsakları dökülmüyor, işkence yok.
Ama güzelliği ile Nicole Kidman var, iki başarılı ve  sevimli çocuk var, gerilim var, heyecan var.
 
2001 yapımı bir film.Haliyle izleyenler vardır.İzlemeyenler varsa da şiddetle tavsiye ediyorum.
 
 
 


11 Ocak 2013 Cuma

Dexter





  Yabancı diziler arasında seçim yapmak, hangisini önce izlemek iyice zorlaştı.Güzel, sürükleyici diziler yapıyorlar biz de kapılıp gidiyoruz. Yabancı dizilerin güzel yanları da yok değil. Süre olarak kısa olması güzel bir özelliği. Genellikle 40-50 dakika arasında.Hemencecik bitiyor. Ama bir kötü özelliği bazılarının bölüm sayısının az olması.12 bölümde sezonu tamamlayıp aylarca beklemek biraz zor oluyor.

  Diziler arasında polisiye türünde olanlar hep ilgimi çekmiştir.Belki de lisede okuduğum Agatha Christie kitaplarının etkisi vardır bunda.Hiç kaçırmadan izlediğim o yıllarda yayınlanan "Kanıt Peşinde" diye bir dizi de  vardı.

  Şimdi ise sıkı takip ettiğim Dexter var.Bu dizinin de süresi kısa ama bölüm sayısı da çok  az:(
Heyecandan ve bitmesini istemediğimden son sezon bölümlerini ikiye bölüp izledim.Sevilen bir kitabın son sayfalarına yaklaşıp okuma hızını azaltmak gibi bir şey oldu bu.

  Dexter sevimli bir seri katil.Çocukken annesinin gözleri önünde öldürülüp kanlar içinde kalması etkili olmuş bunda.Katil ama başka katilleri polis bulmadan öldüren, adli tıpta kan analizi yapan bir katil.İşini biliyor yani katiller eline düşüyor.

   Dizinin bir güzel yanı da Miami'de geçmesi.Bu soğukta sıcak, güneşli bir dizi izlemek insanın içini
ısıtmıyor değil.Herkes yazlık:)