29 Mayıs 2012 Salı

Rüya gibi bir oda...

        Uzun bir ara vermişim yine.Bloğu açmadan önce hergün yazarım bulurum bişeyler diyordum ama iş,güç,yorgunluk işin içine girince olmuyormuş.Ama yazamasam da mutlaka hergün içinde kaybolduğum bloglara bakmadan yapamıyorum.

       Bir dönem dekorasyon işine fena merak sarmıştım.Zaten yıllardır dekorasyon dergileri alıyorum.Bir de dekorasyonla ilgili blogları,siteleri dolaşmaya başlayınca içimdeki iç mimar uyandı.Bu blog aslında dekorasyonla ilgili olacaktı ama görüyorum ki amacından sapmış.Çok da kötü olmadı sanırım.Neyse artık sevdiğim, çok ilgilendiğim bir konuyla ilgili  bir şeyler paylaşayım istedim.Tabi bunun için sayesinde  çok güzel siteler keşfettiğim cep aynası'na teşekkür etmeden geçemeyeceğim.İnsanın içini açan paylaşımları görmeye değer.

     Şimdiye kadar çok site gezdim.Çok sayıda salon,mutfak,yatak odası,antre gördüm.Ama bu odaya bayıldım.Gerçekten rüya gibi.Yeniden çocuk olma isteği uyandırdı.

    İşte pastel renklerle beyazın dansı...





    Her taraf pırıl pırıl.İnsanın içini açıyor.Beyaz gerçekten güzel bir renk.Bir dönem yaşadığımız evin
bütün duvarları beyazdı.Bu nedenle uzun bir süre beyazdan uzaklaştım.Ama son zamanlarda bütün renklerle ne kadar uyumlu olabileceğini gördükçe yeniden yakınlaştım.Yanına hangi renk gelirse gelsin şahane bir renk.Saf,temiz,huzur verici,dinlendirici,iç açıcı değil mi?

   Ben bu odada çok dinlendim.Huzur buldum.Çocuk olup kırmızı tahta ata binmek istedim.
En çok sevdiğim kısım ise küçücük kapının ardından daracık bir kaç basamakla ulaşılan çalışma odası.Bakalım başka kimler beğenecek bu sevimli odayı:))















fotoğraf

18 Mayıs 2012 Cuma

Üfleme çiçeği


  
  Bahçeli bir evde büyümenin avantajını az görmedim.
  En güzel yanı da neredeyse dört mevsim bitkilerle, ağaçlarla, börtü böcekle haşır neşir olmaktı.
  Etraf karla kaplı ve çok soğuk olmadığı sürece mutlaka bir çiçeğe de rastlanırdı.

 Bazı çocukların oyuncağı olmuştur birçok bitki oyunlar oynarken.
 Ben de az oynamadım.
 Çocukluk işte hayal gücü başka işliyor.
 Kimilerinden üfleyerek sesler çıkardım.Kimisini taç yapıp saçlarıma taktım.
 Bazılarının yapraklarını suyun altında köpürtüp sabun yapıp yeşil baloncuklarla oymadım.
 Geniş yaprak ayalarından  külah yapıp içine çilek topladım.
 Papatyalardan seviyor sevmiyor yapmışlığım da var çocuk yaşta ve daha neler neler...



 

  İşte oyuncağım olmuş bitkilerden biri.
 Bileşikgiller familyasından.Aslında  herkes biliyor bu bitkiyi.
 Bazı yörelerde acıgünek, güneyik demişler.
 Ama en çok bilinen ve duyulan haliyle karahindiba, aslandişi yada radika.
 Benim içinse üfleme çiçeği..

 İlkbaharda kendini göstermeye başladığında sarı taç yaprakları olur.
 Sonradan benim sevdiğim haline dönüşür.

 

  Çocukken kız mı erkek mi diye bir oyun oynardık bu çiçekle.
  Tamamen uyduruk bir oyun.
  Üfleyince tüylerin hepsi uçarsa erkek, bir tane bile tüy kalmışsa kız olurdu.
  En çok kim üfleyecek diye yarış da yapardık.
  Nefesi kuvvetli olan kazanırdı.

 



Üfleyince uçuşan tüylerine bakmaya hala bayılırım.
Bu fotoğrafları çekerken epeyce üfledim.
Şaşkın şaşkın bana bakanlar, dalga geçenler bile oldu.
Olsun kaç kişinin oyuncağı olmuştur ki bu bitki:))                              


                                                                                                                                                                

15 Mayıs 2012 Salı

Ratatouille


   Son yıllarda animasyonlar harika olmaya başladı.Sinemanın bir türü olsa da bambaşka bir sanat dalı bence göz kırpmadan izlenebilecek.

   Şimdiye kadar çok animasyon izledim.Hatta doyamadıklarımı birkaç kez izledim.hala sıkıldıkça izlerim bıkmadan.Sevdiklerim arasında da üst sıralara yükselen bir animasyon oldu bu sevimli aşçı fare.Disney ve Pixar'ın ortaya çıkardığı 2007 yapımı muhteşem bir eser ve görsel şölen.En iyi animasyon dalında Oscar'ı ve BAFTA ödülünü de kapmış ayrıca.

   Aşçılık tutkusu olan,güzel karışımlarla harikalar yaratan fare Remy tesadüfen hayranı olduğu ünlü aşçı Gusteau'nun restoranında bulur kendini ve macerası başlar.

   Alışılmış animasyonlardan çok farklı, çok gerçekçi ve de ayrıntılı.Anlat anlat bitmez.
Aslında şimdiye kadar Mickey Mouse'dan beri çok fare karakteri geldi geçti.Hepsi de birbirinden tatlı ve sevimli.Herkes sevmez fare karakterini.Ama sanırım bu animasyon önyargıları yıkabilecek nitelikte.

   "Herkes yemek yapabilir." mesajı iyi verilmiş.Bunun dışında arkadaşlık,aşk,ders ve hayallerle dolu,gülümseten,mutlu eden mis kokulu bir animasyon.Mutlaka izlenmeli:))