Güzel bir tatilin başlangıcındayım.Koca dört günü devirdim ve çabucak geçmesinden korkuyorum.Sanki konu tatil, gezme olunca daha hızlı geçiyor gibi geliyor.
Uzun bir aradan sonra doğduğum, büyüdüğüm şehir Giresundayım.Çok sıcaklardan sonra buraya attım kendimi.Bilenler vardır.Bulutlu gün sayısının çok olduğu, her mevsim yağmurun yağdığı bir şehir ve de çok yakıştığı bir şehir.
Küçüklüğümden beri çok severim yağmuru.Ama tabi seller olacak evler yıkılacak kadarını değil.Bazen öyle çok yağarki insanlar canlarından, mallarından olur.Bu çok korkutur beni.Üç sene önce bizim de başımıza gelmişti.Canım teyzemle arabayla suyun içinde kalmıştık.Hep haberlerde görürdüm selde suyun içinde kalan insanları.Biz de onlar gibi olmuştuk.O çaresizliği yaşamıştık.Arabayla suda yüzerken bir tırın geçip suyu hareketlendirmesiyle kurtulmuştuk.Az yağsın güzel yağsın dileğim.Felaketler olmasın.
Neyse yoldayken annemlerle konuşup yağmurun çok yağdığı haberini aldım.Ama öyle böyle değil yağan yağmur.Teyzem arabasıyla eve gitmekte zorlanmış.Sabah otobüsten indiğimde küçük küçük su birikintileri kalmış akşamdan yağan yağmurdan."Ohh bu bile yeter" dedim.Sonra akşam anneannemlerde balkonda otururken bir şırıltı başladı.Ama bizim nimbus bulutu sağdan geldi.Evin solunda hiç bir şey yok.Sağda ise kıyamet kopuyor.Sonradan her tarafı kapladı tabi.Sevdiğim şehir ilk günümde yağmurla karşıladı beni büyüdüğüm evde.Ne güzel ne mutlu bana:)
Küçükken hatırlıyorum da yağmur yağdığında hemen pencereye koşar,parmak uçlarımda dışarıya uzanır, çatıdan damlayan suyla ellerimi ıslatırtım.Büyüdüm ama yine aynı:))
fotoğraf
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder